Ağrı
AGRI .
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 11.376 km²
Nüfus: 437.093 (1990)
İl Trafik No: 04
1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, ismini yanında heybetle görünen dağdan almaktadır. Türkiye’ye en tepeden bakabileceğiniz ve doğuya açılan kapısı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ili, yazın dağcılık ve doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasındadır.
İLÇELER:
Ağrı ilinin ilçeleri; Diyadin, Doğubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay ve Tutak’tır.
Diyadin: Merkez ilçenin doğusunda, Erzurum – İran yolunun 50. kilometresinde 7 km.lik bir yol ile bu yola bağlanmıştır. Murat nehri kıyısında yer alan kaplıcaları ile ünlüdür. Diyadin Kaplıcaların suları cilt, romatizma, adale ağrıları için şifalı sulardır.
Doğubayazıt: İl merkezinin 93 km. doğusunda, Erzurum – İran yolu üzerindeki İlçenin en önemli tarihi eseri İshak Paşa Sarayı’dır. Balık Gölü ve Ağrı Dağı yamacındaki Meteor çukuru, ilçenin ilgi çeken diğer değerleridir.
Eleşkirt: 1998 yılında İlçeye, Güneykaya mevkiinde kayak turizmine yönelik tesisler yaptırılmıştır.
Hamur: İl merkezine 15 km. güneyinde yer alan İlçenin başlıca tarihi eserleri Selçuklulardan kalma Havaran Kalesi ve Mahmut Paşa Kümbetidir.
Patnos: İlçe Ekonomisine canlılık getirecek sergi, fuar, panayır gibi etkinlikler yapılmamaktadır. Turizm açısından da art bölgede yer aldığı için herhangi bir faaliyet yoktur. Aynı zamanda turistlerin ilgilenebilecekleri yeterli bir tarihi ve doğal güzellikleri bulunmamaktadır. Mevcut eserler ise doğa ve insan tahribatı nedeniyle gözle görülebilir özelliklerini kaybetmiştir.
Taşlıçay: Ağrı ilinin orta kısmında bulunan Taşlıçay ilçesinin kuzey ve güneyinde bulunan 2000 m yükseklikteki dağlar,orta bölümde Murat Vadisi ile ayrılır.Arazi volkaniktir,en yüksek noktası Güneydeki Aladağ üzerinde bulunan Koçbaşı tepesidir.
Tutak: Deniz seviyesinden 1535 metre yükseklikteki ilçenin alanı 1562 Km². dir. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça engebelidir.
AĞRI
NASIL GİDİLİR?
Karayolu: Karayolu ile çevre il ve ilçelerden Ağrı ya, Ağrıdan çevre il ve ilçelere düzenli karayolu ulaşımı olduğu gibi büyük şehirlerede hergün karşılıklı otobüs seferleri vardır.
Otogar Tel: (+90-472) 212 09 63
Demiryolu
İstasyon Tel: (+90-472) 2l3 79 l9
Havayolu: Havalimanının kent merkezine uzaklığı 7 km.dir.
Havalimanı Tel: (+90-472) 216 04 02 – 216 04 00
AĞRI
COĞRAFYA
Ağrı, kuzeyden Kars ve Iğdır, Batıdan Erzurum ve Muş güneyden Bitlis ve Van, doğudan İran sınırı ile çevrilidir.
Ağrı’ da mevcut toprağın büyük kısmını dalgalı, yüksek dağlık arazi meydana getirir. Ağrı ilinde dağlar sıralar halindedir.
Ağrıda bitki örtüsü olarak zengin otsu bitki türleri egemendir. İlkbaharda canlanan otlar, sonbaharda havaların soğumasıyla tükenir. Kışları soğuk ve sert yazları kurak ve sıcaktır.
AĞRI
TARİHÇE
Ağrı ilinin tarihi, Paleolitik Çağ?a kadar uzanmaktadır. Daha geç dönemlerde bu bölge ile Mezopotamya arasında kültürel ilişkiler olduğunu gösteren Tunç Çağı araç gereçleri bulunmuştur. Ağrı ve çevresine yerleşen en eski topluluklardan biri Hurrilerdir. M.Ö. 14. yüzyılda Hititlerin Doğu Anadolu Bölgesi?ndeki etkinliklerini yitirmeleriyle ortaya çıkan Hurrilerden sonra yöre Urartu, Pers, Makedon, Roma ve Bizans hâkimiyetine girmiştir. M.S. 7. yy. ortalarında Arapların eline geçen ve stratejik konumu nedeniyle istilalara uğrayan Ağrı?yı 11. yüzyılda Selçuklular egemenlikleri altına almışlardır. Selçukluların aralıklarla süren egemenlikleri Moğol akınlarıyla son bulmuştur. Sonradan İlhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmiştir. I. Dünya Savaşı?nda Ruslar tarafından işgal edilen bölge, 1921 yılında yapılan Kars Antlaşması ile Türkiye?ye iade edilmiştir.
NE YENİR?
Ağrı yöresinde hayvancılığın büyük çapta olması nedeniyle hayvan ürünleri büyük miktarda kullanılmaktadır. Ağrı zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Saç kavurma en meşhur yemeğidir. Gosteberg buğulama, Abdigör köftesi, Hengel, haşıl, erişte, kuymak, kete, bişi, erdek, hasude, bulgur pilavı, yalancı köfte, ekmek aşı,lalanga, ayran aşı, halise,çiriş ketesi, murtuğa ve ağızyakan ve deveci çorbası gibi yöreye özgü yemekleri vardır.
NE ALINIR?
Ağrı?da küçükbaş hayvancılığın fazla yapılması nedeniyle halıcılık en önemli el sanatıdır. Bunun yanında kilim, kazak, keçe ve çorap gibi el sanatları da vardır.
YAPMADAN DÖNME
İshak Paşa Sarayı’nı görmeden,
Dağcılar için, Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek dağı olan Ağrı Dağına çıkmadan, (izin almayı unutmayın)
Abdigör Köftesini tatmadan,
Kış ayları için bir kaç çift tiftik eldiven ve çorap almadan …
Dönmeyin
GEZİLECEK YERLER
Dağ turizmi
Ağrı – Ağrı Dağı
Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufandan sonra Nuh’un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağının farklı dillerde bir çok ismi vardır. Başlıcaları, Ararat, Kuh – i Nuh, Cebel ül Haristir.
Marco Polonun hiç bir zaman çıkılamayacak dediği Dağa ilk tırmanışı, kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. İkinci kış tırmanışı ise ilk tırmanıştan çok sonra 21 Şubat 1970′ de Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980′li yıllarda binlerce dağcı Ağrı Dağını ziyaret etti. Ağrıya tırmanışa 1990 yılında yasaklandı.1998 de Dağcılık Federasyonunun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıldı.
Yükseklik 5165 m.
Konumu Doğu Anadolu’da İran sınırları yakınında yükselir. (Aras-Murat Nehirleri arası)
Tırmanış Zamanı Tırmanışlar İçin En Uygun Zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tırmanışları zorlu ancak zevklidir.
Özellikleri Ağrı dağı(5165 m.), Anadolu Yarımadası ve Avrupa’nın en yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır. Ağrı dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.KIŞ TURİZMİ
Ağrı – Bubi Dağı
Doğu Anadolu Bölgesi, Ağrı ili sınırları içinde yer alan Kayak Merkezi Ağrı şehir merkezine 18 km. mesafedeki Bubi dağında kurulmuştur.
Ulaşım: Ankara ve İstanbul’dan haftanın belirli günlerinde uçak seferleri bulunmaktadır. 18 km. uzaklığındaki şehir merkezine ulaşım, özel araçlarla mümkündür.
Coğrafya: Karasal iklimin hüküm sürdüğü kayak merkezinde kayak için en uygun sezon Aralık-Nisan aylarıdır. Alpin Çayırlarla kaplı merkezde, kayak mevsiminde kar yüksekliği 1-2 metreyi bulmaktadır.
Konaklama ve Diğer Hizmetler: Ağrı il Özel İdare Müdürlüğüne ait bir kayak evi hizmete girmiştir. Merkezde 60 kişilik bir kafeterya bulunmaktadır.
Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak Merkezinde uzunluğu 1227 m. olan 600 kişi/saat kapasiteli teleski hizmet vermektedir. Ayrıca Ağrı’ya 45 km., Eleşkirt ilçesine 4 km. uzaklıkta, 4 kişilik iskemleli sökülebilir telesiyej tesisi daha yapılmıştır. Tesis uzunluğu 1650 m olup kapasitesi. 1000 kişi/saattir.
Ağrı Dağı
Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m.) eskiden beri bilginlerin, dağcıların, serüvencilerin ilgisini çekmiş ve birçok hikaye, türkü ve efsaneye konu olmuştur.İncil ve Tevrat’ta da adı geçen dağa, turizm açısından önemli bir konum kazandıran yaygın inanca göre; Nuh Peygamber zamanında yeryüzünü kötülükler kaplamıştır. İnsanlara bir ders vermek amacı ile Tanrı, Nuh’a bir gemi yapmasını emreder. 300 arşın boyunda, 50 arşın genişliğinde ve 30 arşın yüksekliğinde yapılacak gemiye, Nuh Peygamber, eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryüzünde bulunan bütün canlı türlerinden 7 erkek, 7 dişi, sürüngenlerden 2 erkek, 2 dişi, yeterli yiyecek de alarak binecektir. Nuh Peygamber, Tanrının emri doğrultusunda gemiyi yapar ve canlılarla beraber gemiye girer. 7 gün sonra 40 gün 40 gece süren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan tüm canlılar yok olur. Suların çekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı’na oturur ve içindeki canlılar sevinçle gemiden ayrılarak yeryüzüne dağılır. Bu; yönüyle dini açıdan çok özel olan dağ, düz bir arazide aniden yeryüzünden göğe doğru yükselen heybetli görünümü, yazın bile karlı dorukları, bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan türleri ile etkileyicidir.
Nuh’un Gemisinin İzi
Türkiye-İran transit yoluna 3.5 km. uzaklıkta, Ağrı Dağı’nın güneyinde Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal bir anıttır. Bu anıt gemiye benzer bir siluettedir. Başta Amerikalı araştırmacı James Irwin olmak üzere birçok araştırmacı büyük tufandan sonra Nuh’un gemisinin buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak üzere kutsal geminin kalıntılarını bulmak için 1983 yılından itibaren çalışmalara girişmişlerdir. Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu jeomorfolojik yapının “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” özelliği taşıması münasebetiyle 1987′de 3657 sayılı kararı ile burayı doğal SİT alanı ilan etmiştir.
Meteor Çukuru
Alaska’daki meteor çukurundan sonra dünyanın 2. büyük göktaşı çukurudur. Gürbulak Hudut Kapısı ile Sarıçavuş köyü arasında, İran sınırına 2 km. kadar mesafededir. 70-80 yıl önce düşen bir Göktaşı tarafından oluşturulan meteor çukuru 35 m. genişliğinde ve 60 m. derinliğindedir.
Müzeler
Ağrı İshak Paşa Sarayı Detaylı Bilgi
Doğubayazıt ilçesinin 5 km. doğusunda, bir tepe üzerine kurulan saray İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra yapılmış sarayların en ünlüsüdür.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Lale Devri?ndeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.
Saray binasının bulunduğu zemin, vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır. Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği, ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı savunma bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu’da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır. Türklere özgü tarihi saray örneklerindendir. 366 odadan oluşan sarayın yapımına Çıldır Beyi Çolak Abdi Paşa tarafından 1685 yılında başlanmıştır. 1784 yılında saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir.
Mağaralar
Buz Mağarası: Küçük Ağrı Dağı eteğinin bittiği düzlükte bulunmaktadır. Doğubayazıt-Gürbulak transit yolunda Hallaç köyü yolu sapağına 3 km. mesafededir. Örneğine çok az rastlanılabilecek doğal bir anıt durumundaki mağara toprağın 15-20 m. derinliğinde yer almakta olup 100 m. uzunluğa ve 50 m. genişliğe sahiptir. Mağara içinde insan büyüklüğünde buzdan dikitler yer almakta ve bu dikitler ışık altında farklı renklere bürünmektedir.
Meya Mağaraları: Diyadin’e 15 km. uzaklıkta bulunan, kayaların insan eliyle oyularak barınma, ibadet ve diğer yaşamsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak yapılmış mağaralardır. Eski bir yerleşim merkezi olan bu mağaralar bütün olarak ele alındığında adeta bir anıt kent niteliğinde olup, değişik inanç ve kültürlerin izlerini taşımaktadırlar. Oldukça geniş olan mağaralarda kilise ve mezar kalıntıları ve su kanalı bulunmaktadır. Tokluca Kalesi’nden yer altına inen merdivenler aracılığı ile bu mağaranın bağlantısı olduğu düşünülmektedir.
Kaleler
Tokluca Kalesi: Diyadin ilçesine 19 km. mesafede bulunan Tokluca köyünün hemen arkasındaki tepe üzerinde bulunmaktadır. 100-150 m. uzunluğunda bütün bir kaya kütlesi gibi duran kale 2 m. uzunluk ve genişliğindeki taşlardan yapılmıştır. Kalenin üstünde yer alan 3 m. genişliğindeki bir giriş deliğinden 30 basamaklı merdivenle kale içindeki sahanlığa inilmektedir. Bu sahanlıktan üç ayrı yeraltı tüneline açılan giriş kapıları ve merdivenler bulunmaktadır. Bu tünellerden birine 70 basamaklı, diğerine de 350 basamaklı merdivenle inilmekte olup bu tünellerin Meya Mağaraları’na ulaşmakta kullanıldığı tahmin edilmektedir.
Kan Kalesi: Tutak ilçesinin 15 km. batısında eski adıyla “Kalekule” denilen Dönertaş köyü yakınlarında bulunmaktadır. Hangi tarihte ve kimler tarafından yaptırıldığı bilinmeyen kale “Kale-i Hum” adıyla da bilinmektedir.
Doğubayazıt Kalesi: Eski Beyazıt’ın kuzey doğusundaki Belleburç denilen yerde, kayalar üzerinde, Doğubayazıt’ın 5 km. doğusundadır. Kaledeki Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik kent olduğunu göstermektedir. Kaleyi inşa edenler ya da yapım tarihi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.
Diyadin Kalesi: Diyadin ilçe merkezinde Murat Nehri kıyısındaki kayalıklarda kurulmuş olan kale, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sine göre Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırılmıştır. Gerçekte ise, kullanılan malzemeler ve yapılış tarzı, Urartular tarafından inşa edildiğini göstermektedir. Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlılar döneminde onarım görmüştür.
Havaran Kalesi: Hamur ilçe merkezinde bulunmaktadır. Hamur Deresi’nin üzerindeki kayalıklara kurulmuştur. Dereden yüksekliği 100 m. civarındadır. Selçuklu dönemine ait olan kale içinde cami, kalebeyi konağı, deve hanları ile kaleden 400 m. uzaklıkta ve kaleden daha yüksek bir tepe üzerinde gözetleme kulesi bulunmaktadır.
Şoşik Kalesi: Hamur ilçesine 35 km. uzaklıkta bulunan Karlıca köyündeki sarp kayalıklar üzerine kurulmuş bir kaledir. Kalenin ne zaman ve kimler tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde kaleden “Azerbaycan Hükümdarı Ziyaüddin tarafından yaptırılmıştır” şeklinde bahsedilmektedir. Kale içerisinde ibadethane, hamam, gözetleme kulesi, zindanlar ile su kulesi bulunmaktadır. Kale Karakoyunlular zamanında tamir görmüştür.
Kız Kalesi: Şoşik Kalesi’nin 2 km. doğusundaki bir tepe üstünde yer alan kalenin Şoşik kalebeyinin kızı için yaptırıldığı rivayet edilmektedir.
Küpkıran (Harabe Göl) Kalesi: Ağrı il merkezinin 20 km. doğusunda yer alan Yukarı Küpkıran köyü ile Harabegöl köyü arasında bulunmaktadır. Büyük kesme taşlardan yapılmış mazgallı bir kaledir. Eski ve önemli bir yerleşim yeri olan Harabegöl köyünün depremler ve toprak kaymaları sonucunda batmasıyla oluşan çukura zamanla su dolması nedeniyle köyün yakınında bulanan kaleye bu ad verilmiştir.
Toprakkale: Eleşkirt ilçesinin 14 km. doğusunda Toprakkale köyünde bulunmaktadır. Urartulara ait olan kalenin tapınak ve yerleşim yerleri tamamen yok olmuş, günümüze ancak burç ve duvar kalıntıları kalmıştır.
Anzavur Kalesi: Patnos ilçesinin 2 km. kuzey batısındaki Anzavur Tepesinde bulunan kale, Urartu medeniyetine ait olup M.Ö. 8. yüzyılda yapılmıştır. Kalenin duvarları Urartu Kralı Menua, tapınak kısmı ise İşpuini tarafından inşa ettirilmiştir.
Cami, Kümbet ve Kiliseler
Beyazıt Eski Camisi (Cami-i Gevher Digar): Beyazıt Kalesi’nin güney eteğinde Birinci Selim tarafından yaptırıldığı kabul edilen camidir. Caminin yer aldığı vadi yamacı düzeltilerek duvar örülmek suretiyle düz bir platform oluşturulmuş ve üzerine bina inşa edilmiştir. Kesme taştan inşa edilen cami 15×15 m. boyutlarında kare planlı ve tek kubbelidir. Yapıda kahverengi, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır. Caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri duvar payları, kubbeye geçiş sistemleri duvarlardaki kemerler, pencereler ve minare estetik bir sadelikte yapılmıştır.Toprakkale Camisi: Toprakkale köyünde 1684 tarihinde Mirza Bin Adbi Paşa’nın yaptırdığı camidir. Höyüğün güney yamacındadır.
Sürmeli Mehmet Paşa Türbesi: Hamur ilçesi merkezinde olup, Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Beyaz, yumuşak taştan yapılan kümbetin duvarlarında iki sıralı kırmızı taştan kuşak mevcuttur.
Üç Kümbetler: Üç kümbetlerden birisi Patnos ilçesine 2 km. mesafede olan Ziyaret, ikincisi Süphan Dağı eteğindeki Taşkıran, üçüncüsü de Dedeli bucağının Acım köyündedir.
Hamur Kümbeti: Hamur ilçe merkezinin kuzeydoğusunda, Ağrı-Van yoluna 300 m. uzaklıktadır. Selçuklu kümbetlerinden ayrı bir mimari tarzda, altı (gövde kısmı) dikdörtgen, üstü balık sırtı biçimindedir. Kümbetin 18. yüzyılda İshak Paşa’nın torunlarından İbrahim Paşa tarafından yapıldığı söylenmektedir.
Karagöz Kilisesi: Tutak ilçesinin 26 km. batısındaki Dayıpınarı köyü yakınında kayalar oyulmak suretiyle yapılmış bir yeraltı kilisesidir.
Üç Kilise: E-23 karayolunun hemen güneyinde olan Taşlıcay ilçe merkezine 18 km. uzaklıktaki Taşteker köyündedir.
Termal Merkezler
Termal merkezler yönünden oldukça zengin olan Ağrı’nın Diyadin ilçesinde Yılanlı, Davut ve Köprü kaplıcaları bulunmaktadır. Suları romatizma ve deri hastalıklarına iyi gelmektedir. İlçenin girişinde 3 yıldızlı bir termal otel bulunmaktadır.
Dambat Çermiği ve Maden Suyu: Ağrı’ya 5 km. uzaklıktaki Yolluyazı (Dambat) köyünde, Murat Nehri’nin kıyısındadır. Yerden fışkıran su kükürtlüdür. Yara, çıban, sivilce gibi deri hastalıkları ve romatizma için şifalıdır.
Diyadin Kaplıcaları: Diyadin ilçesinin 5 km. güneyindedir. Köprü, Yılanlı ve Davut adlarını alan üç sıcak su kaynağından oluşmaktadır. Deri hastalıkları ile enfeksiyonlara bağlı romatizmal hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir. Kaplıcalar Diyadin’in 7 km. güneyindedir. Sezon süresince devamlı dolmuş seferleri yapılan kaplıcalarda 150 yatak kapasiteli turistik bir otel bulunmaktadır.
Kuş Gözlem Alanı
Sarısu Ovası
Doğubeyazıt Sazlığı
- Genel
- Yorumlar(0)